2012 Nobel Kimya ödülünü hücrelerdeki kimyasal sinyal ağı kazandı
Eklenme Tarihi: 10 Ekim 2012, 15:28
2012 Nobel Kimya ödülünü iki Amerikalı araştırmacı Robert Lefkowitz ve Brian Kobilka aldı.. İki araştırmacı insan vücudundaki milyarlarca hücrenin ortamlarını nasıl duyumsadıkları konusunda çalışıyorlar.
2012 Nobel Kimya ödülünü iki Amerikalı araştırmacı Robert Lefkowitz ve Brian Kobilka aldı.. İki araştırmacı insan vücudundaki milyarlarca hücrenin ortamlarını nasıl duyumsadıkları konusunda çalışıyorlar.
“..korku anında salgılanan adrenalinin bu geniş ağın sadece bir göstergesi olduğunu, milyarlarca hücre üzerinden kimyasal bir sinyal iletildiğini ve bunun normalde geçirgen olmayan hücre zarını aşarak gerçekleştiğini belirtti.”
“..sinyal sistemi hücre ağından öte bir anlam taşıyor; bu reseptörler hücreleri dış dünyaya bağlayarak görme ve koku alma gibi duyuları sağlıyor.”
2012 Nobel Kimya ödülü hakkında bilgi:
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2012/press.html
BBC’nin konu ile ilgili haberini aşağıdan okuyabilirsiniz:
“2012 Nobel Kimya ödülü, insan vücudundaki milyarlarca hücrenin ortamlarını nasıl duyumsadıkları sorusuna ışık tutan çalışmalarıyla iki Amerikalı araştırmacıya verildi.
Robert Lefkowitz ile Brian Kobilka 1,2 milyon dolarlık ödülü paylaşacak.
Lefkowitz ile Kobilka, G protein-eşli reseptörler olarak bilinen ve hücre zarını geçen proteinler üzerine araştırma yapıyor.
Hücreler arasındaki karmaşık sinyal ağının işleyişini çözmek için, bu protein ve reseptörlerin ne şekilde çalıştığını anlamak önem taşıyor.
Nobel komitesinden Sven Lidin, bu çalışmayı özetleyen konuşmasına, salonda toplanmış gazetecileri yüksek sesle korkutarak başladı. Lidin, korku anında salgılanan adrenalinin bu geniş ağın sadece bir göstergesi olduğunu, milyarlarca hücre üzerinden kimyasal bir sinyal iletildiğini ve bunun normalde geçirgen olmayan hücre zarını aşarak gerçekleştiğini belirtti.
'İnsanlığa büyük yarar'Maryland'daki Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nden Dr Lefkowitz, vücudumuzdaki birçok farklı nörotransmiter ve hormonlar için, bu reseptörlerin hücreye giriş kapısı işlevi gördüğünü söyledi.
Lefkowitz, bunların sağlıklı bedende sinyal veren molekülleri yakaladığını ve eczacılık alanındaki ilaçların yarıdan fazlasının bunları hedeflediğini belirtti.
Bu reseptörlerin insanda bilinen bütün fizyolojik süreçleri düzenleyen önemli bir konuma sahip olduğunu belirten Lefkowitz, doktorların hastalık durumunda, bu reseptörlerin faaliyetini düzenleme yoluyla müdahale etmeye çalıştığını, adrenalin, seratonin ve dopamin gibi salgılarda bu durumun yaşandığını söyledi.
Ancak bu sinyal sistemi hücre ağından öte bir anlam taşıyor; bu reseptörler hücreleri dış dünyaya bağlayarak görme ve koku alma gibi duyuları sağlıyor.
Şu anda California'daki Stanford Üniversi'nde görevli olan Dr Kobilka ise Lefkowitz'in ekibine 1980'lerde katılmış ve insan genomundaki kodlamaları araştırarak reseptörlerin nasıl oluştuğu sorusuna cevap aramış.
Nobel komitesinin ifadesiyle ikilinin çalışması "insanlığa en büyük yarar sağlayacak bilgi"nin temsilcisi olarak tanımlanıyor.
Kimya dalında ilk Nobel ödülü, tepki oranları ve ozmotik basınç konusunda yaptığı çalışmadan ötürü Hollandalı Jacobus van't Hoff'a verilmişti.
Bu dalda Nobel ödülüne layık görülen bilim insanlarının sayısı 163'e ulaştı.
Pazartesi günü Nobel tıp/fizyoloji ödülü ergin hücreleri kök hücrelere dönüştüren çalışmalarından ötürü İngiltere'den John Gurdon ile Japonya'dan Shinya Yamanaka'ya verilmişti.
Nobel Fizik ödülü ise dün, ışık ve maddenin temel birimlerine ilişkin çalışmalarından ötürü Fransız Serge Haroche ile Amerikalı David Wineland'a verildi.
Nobel edebiyat ve barış ödüllerinin sahipleri de bu hafta içerisinde açıklanacak.”
KAYNAK:
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/10/121010_nobel_chemistry.shtml
Yorumlar